Kaçak

 Amerika’nın başına gelen yasakçı , yenilik düşmanı ve savaşçı başkanı gençler tarafından sevilmeyen birisidir. Ash’de o gençlerden birisidir. Zaten kötü hale gelmiş olan Amerika’yı bir nebzede olsa düzelten başkan Kyle , başkan olamadığı için bu ülkeyi terketmeye karar verir. Yeni gelen başkan Abraham yasakçı olduğu için bunu düşünür ve sınırlara asker diker. Ash’in tek kurtulma yolu 96. yoldan farkedilmeden geçip Kanada’ya göç etmektir. Evden çıkarken ailesine son bir kez bakıp onları geride bırakacak olmanın üzüntüsünü yaşar. Evden çıktıktan birkaç saat sonra Tom adında bir adamla yolda tanışır ve yanında mola verir. Onunla konuştuktan sonra Tom’un karısının öldüğünü ve arada onun hayaletini görüp konuştuğunu öğrenir. Tom’un yarasını daha fazla açmak istemeyip yoluna devam eder . Otostop çekerken 2 motorluya denk gelir ve motorlarına biner. Motor , yanında ekstra bir oturak olan motorlardandır. Uçurumlu yollarda giderken sürücü Martin hakimiyetini kaybedince Ash son anda devreye girerek motoru düzeltir ve yola geri sokar. Motorda sırt ağırtan bir yolculuk yaptıktan sonra onların yanındanda ayrılıp bir kampa gelir. Kampta gördüğü bir kızın yanına gider ve onunla sohbet edip müzik dinlerler. Sohbet ederken onunda ülkeden kaçmak için oraya geldiğini öğrenir. Ona birlikte kaçmayı teklif eder ama o , buraya kadar kendisinin geldiğini ve bundan sonrada kendisinin gideceğini söyler. 

3 GÜN SONRA 

Ash’in parası neredeyse bitmiştir. Birkaç dolar ve 50 centten başka parası yoktur. Bir restoran görüp yardım bulmak amacıyla içine girer. 3-4 kişiden yardım ister ancak hiçbiri kabul etmez , annesi Çinli babası Amerikalı olan John dışında. John 14 yaşında bilgisayarla arası iyi olan bir çocuktur . John’la konuşan Ash , ondan restoranın arkasında bir büronun olduğunu ve oranın kapısını hackleyerek oradan para alabileceğini söyler. Düşünmeden kabul eden Ash , John’u takip eder ve parayı çalarlar . Bürodan çıkarken karşılarına restoranın sahibi gelir ve kızmadan buradan çıkıp gitmelerini söyler. 650 dolar çalan Ash rahatlıkla bir taksi tutabilir veya bir yemek yiyebilirdi. Ormanda yürürken bir ranger* arabası onu gördü ve yakaladı. Yanında ülkeden kaçmaya çalışan başka birisi daha vardı. Polisle sohbet ederken polisin dikkatsizliği yüzünden araba ağaca çarptı ve Ash oradan kurtuldu. Polisin samimiyetinden dolayı ona yardım etmek istedi ama polis , gitmesini söyledi. En yakın şehre gidip taksiyle sınıra geldi ve indi. Sınırdan geçmenin iki yolu vardı: Ya kamyonların dorsesine saklanacaktı ya da bir tünelden geçecekti. Kamyonların kontrol edileceğini bildiğinden en yakın  tünele doğru gitti. Tünelde Omar adında bir babayla tanıştı ve oğlunun hasta olduğunu öğrendi. Son yiyeceğini onlara veren Ash , orada gördüğü kapıdan koşarak geçti. Karşısına çıkan bir güvenliğin yanından geçti ve kapıyı suratına kapattı. Kaşına sert bir darbe alan güvenlik kanlar içinde kaldı. Artık sirenler çalıyordu. Ash’in özgürlüğüyle arasındaki mesafe 10 metreydi. Koşarak sınırdan geçen Ash , en yakın devlet binasına gidip iltica etmek istediğini söyledi. 

*Ranger : Amerika’da sınırlarda devriye gezen jandarma benzeri kurum.

Yorumlar

  1. İlginç bir konu. Ama hikaye planını yeniden oluşturmalısınız. Ben bu hafta sizden kahraman bakış açısıyla bir hikaye yazmanızı istemiştim. Sen ilahi bakış açısıyla yazmışsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Not almayı unutmuşum hocam . Grubada hikaye yazdılar ondan böyle oldu.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben