Uzaklarda Bir Yerlerde
Mete şehirde yaşayan içine kapanık bir çocuktur. Sadece ailesine ve kuzeni Ege’yle konuşurken rahat hisseder. En sevdiği aktivite gitar çalmaktır. Okulda bir müzik grubu kurulacaktır fakat Mete çekingen olduğu için katılmak istemez. Kurban Bayramı’nda her zamanki gibi önce mezarlığa gidip babaannesini ziyaret edecekler ve mezarlıktan dedelerinin evine geçecektirler. Bahçelievler’den Çukuryurt’a gitmek için yola çıkarlar. Güngören’de oturan kuzeni Ege de ailesiyle beraber yola çıkmıştır. Telefonunda kuzeniyle konuşurken kuzeni şarjının az olduğunu söyleyip kapatmıştır. Yoğun bir trafik atlattıktan sonra 3 saat sonunda Çukuryurt’a ulaşmışlardır. Mezarlığa gittikten sonra dedesinin evine varmışlardır fakat Egeler hala ortalıkta yoktur. Saatler geçer fakat haber gelmez. Canı sıkılan Mete biraz televizyon izlemek ister ve televizyonu açar. Televizyonda açık olan kanal bir haber kanalıdır ve o andaki altyazı ilgisini çeker. Altyazıda şu yazıyordur: İstanbul’da feci kaza. 1’i çocuk 3 kişi hayatını kaybetti. Bu yazıyı gördükten sonra içini bir şüphe kaplar ve kanalı kapatır. Ege’nin babasına ulaşılamayınca kurban kesilir ve Ege’ye verilecek olan etler ayrılır. Ege futbol oynadığı için ayak antrenmanlarına önem veren birisidir. Kesilen hayvanda kaslı bir boğadır. O anda sadece Ege’yi düşünen Mete , bu ikisini bağdaştırır ve kafasında karışık düşünceler kurar. Gece yer yatakları kurulur ve yatarlar fakat Mete uyuyamaz. Gece 4 sularında babasının telefonu çalar. Babası telefondaki adama “Nasıl , tam olarak nolmuş , hemen çıkıyorum” der. Bunu duyan Mete meraklanır ve kim olduğunu sorar. Babası bir şey olmadığını ve annesini kaldırıp yola çıkmak için hazırlanmaları gerektiğini söyler. Yola çıkarlar ve bahsi geçen yere gelirler: Bahçelievler Adli Tıp Kurumu. Uykusuz olduğu için gözleri yavaş yavaş kapanır ve aklına gördüğü haberi getirir. 3 saat uyuduktan sonra uyanır ve yanında kimseyi göremez . Bir mezarlığın önündedirler. Ne olduğunu anlamak için kendini dışarı atar ve içeri girer. İçeride taşınan üç tabut vardır . Annesi , babası , dedesi ve diğer akrabaları oradadır. Yavaş adımlarla yürür ve kalabalığa yaklaşır. İçlerinde olmayan tek akrabası Ege , babası ve annesidir. Ne olduğunu anlar ve olduğu yerde durur , sadece bakar. Egeler yolda ilerlerken sollama kalkan birisi , arabaya yandan çarpıyor ve Ege’nin babası kontrolü kaybediyor. Yandaki bariyerlere çarpıp ormana sürükleniyor ve araba patlıyor. Gece 4’te babası bu sebepten aranmıştır. Ege ve ailesi yan yana defnedilir ve Meteler İstanbul’a dönmüştür. Okulun müzik grubuna katılmaya karar verir ve gitarist olarak çalışmalara başlar. Liselerarası müzik yarışmasında farklı farklı şarkılarla finale yükselirler. Finalde Barış Manço’nun Gülpembe şarkısı söylenirken Ege’yi düşünen Mete’nin ağzından şu cümleler dökülür: Simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız , uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor. Ne olduğunu anlayamayan jüriler Mete’nin takımına bir hak daha verir. Finali kazanan Mete , jürilere neden Dönence şarkısını söylediğini açıklar. Seyirciler tarafından ayakta alkışlanan Mete , her kurban bayramının birinci gününde Dönence’yi Ege’nin mezarının başında söylemeye başlar.
Yorumlar
Yorum Gönder