Kayıtlar

2024/2025

 Hayatımın en hızlı geçen eğitim öğretim yılıydı. Zaman gün geçtikçe daha da hızlanıyor. Senenin başından yarıyıl tatiline kadar sınıfta öylece oturduğumu hatırlıyorum. Yarıyıl tatilinden sonra biraz daha açıldım. Hiç yapmak istemediğim görevlerde bulunmak zorunda kaldım. Sınavlar bazen kolay bazen zordu. Bu yılda bitti ve iki haneli sınıflara giriş yapıyoruz. Kimi hoca bize eğitimi kızgınlıkla kimi hoca ise severek , alıştırarak aşıladı. Bir öğrenciye kızarak öğrenciye bir şey kazandıramazsınız ancak siz öğrencilerden nefret kazanırsınız. Mesela Yaser Hoca dersi eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Bir anda konu ile ilgili espri yapıyor ve konu aklınıza kazınıyor. Açıkçası bu okula önyargıyla gelmiştim. Aklımda kurduğum hayal dünyasına göre bu okulda sinirli bir matematik hocası , sürekli şiir okuyan bir edebiyat hocası , müzik dersine müzik hocası olmadığı için giren başka bir ders hocası olduğunu düşünüyordum. Otobiyografimde yazdığım gibi okulu hiç tanımıyordum. En çok şaşırdığım ş...

Uzaklarda Bir Yerlerde

Mete şehirde yaşayan içine kapanık bir çocuktur. Sadece ailesine ve kuzeni Ege’yle konuşurken rahat hisseder. En sevdiği aktivite gitar çalmaktır. Okulda bir müzik grubu kurulacaktır fakat Mete çekingen olduğu için katılmak istemez. Kurban Bayramı’nda her zamanki gibi önce mezarlığa gidip babaannesini ziyaret edecekler ve mezarlıktan dedelerinin evine geçecektirler. Bahçelievler’den Çukuryurt’a gitmek için yola çıkarlar. Güngören’de oturan kuzeni Ege de ailesiyle beraber yola çıkmıştır. Telefonunda kuzeniyle konuşurken kuzeni şarjının az olduğunu söyleyip kapatmıştır. Yoğun bir trafik atlattıktan sonra 3 saat sonunda Çukuryurt’a ulaşmışlardır. Mezarlığa gittikten sonra dedesinin evine varmışlardır fakat Egeler hala ortalıkta yoktur. Saatler geçer fakat haber gelmez. Canı sıkılan Mete biraz televizyon izlemek ister ve televizyonu açar. Televizyonda açık olan kanal bir haber kanalıdır ve o andaki altyazı ilgisini çeker. Altyazıda şu yazıyordur: İstanbul’da feci kaza. 1’i çocuk 3 kişi hay...

Türkiye’de Futbol

 Türk milli takımı geçtiğimiz yaz Euro 2024’te çeyrek finale yükselip elenmişti. O turnuvada kadroda tamamen Türk olan çok az futbolcu vardı. Bunun sebebini hep merak etmiştim. Bunun nedenini şimdi kavradım . Bunun tek bir nedeni var , o da adam kayırmak. Türkiye’de altyapı seçmelerinde yeteneğin yerini bazen para kapıyor. Parayı veren düdüğü çalıyor yani. Herhangi bir takımın altyapı seçmesinde bu yaşanabilir. Trabzonspor , Fenerbahçe , Galatasaray veya Beşiktaş. Buraya parayla giren kişilerde yeteneksiz oluyor. Eğer gerçekten yetenekli olsalardı parayla geçilmezdi. Türkiye Futbol Federasyonunun başındakilerde bunu etkiliyor biraz. Altyapıdaki milli takımlarda genellikle eski futbolcular teknik direktör olmuş durumda ve hepsi adam kayırıyor. Örnek olarak U19 milli takım teknik direktörü Sabri Sarıoğlu,  Uefa Youth League’de final oynayan ilk ve tek Türk takımı Trabzonspor U19’dan 2 oyuncu aldı ve bu 2 oyuncuyu yedekte bekletti. Kaptan ise sadece Ayhan Akman’ın oğlu olduğu içi...

Ben

 Benim adım Buğra Kağan ÇODAR. 10 Ocak'ta Lüleburgaz'da doğdum. Okuma yazmayı babamın öğretmen olduğu Namık Kemal Ortaokulunda bulunan anasınıfında erkenden öğrendim ve eğitime 1-0 önde başladım. Küçüklüğümden beri futbol oynuyorum. Kendimi bildim bileli Trabzonsporluyum.  İlköğretime Arife Bekir Uğurlu İlköğretim Okulunda başladım . Kodlamaya ve İngilizce'ye merağım burada başladı. Okulda yeni açılan kodlama kursuna katılıp kodlama hakkında küçük çocuklar için temel şeyleri öğrendim. O zamanlarda sınıf arkadaşlarımın birçoğundan daha iyi İngilizce konuşabiliyordum. 4. sınıfın ortalarında koronavirüs ortaya çıktı ve uzaktan eğitime geçildi. Sınıf arkadaşlarıma düzgün bir şekilde veda edemeden ortaokula geçtim. Ortaokula anasınıfını da okuduğum Namık Kemal Ortaokulunda başladım. 5. sınıfın son haftalarına kadar okul , uzaktan eğitimle eğitim veriyordu. Son haftalarda yüz yüze eğitime yavaştan geçmeye başladık ve gelebilen arkadaşlarımla beraber kalan konuları sınıfta işledik...

Türk

Kahramanlar verirken canını dağlarda, Bir iki saniyeyle anılmamalı ekranlarda.  Yakılırken Menemen bir asker için zamanında , Yıkılmalı dünya Türk’ün her kanında. Atalarımın titrettiği dünyada,  Kalmamalı Türk’ün kanı düşmanın yanına. Kurban olsun dünya, Türklerin yüce ırkına.  Naaşları sınıra bir kilit,  Gülerek mi anılır şehit? Askere taş atarak değil,  Yardım ederek olunur yiğit!

Çalıkuşu

 Çalıkuşu içerisinde binbir farklı duyguyu barındıran bir romandır. Yazar ön sayfada mutluluğu , arka sayfada hüznü kaleme alıyor. Annesini kaybettikten sonra Fransız mektebine giden yaramaz ve hareketli bir kızın durduk yere Kâmran adındaki kuzenine aşık olması çok ani bir olaydır. Feride adındaki bu kız sınıftan bir arkadaşına yalan söylüyor , kuzeni her okula geldiğinde onunla flörtleşiyormuş gibi davranıyor. Normalde kız gibi davranıyor dediği çocukla nişanlanıyor ve bir kadından aldığı mektupla bu aşka son veriyor. Yazarın yazdıkları arasında tutarsızlık çok fazla ve bu tutarsızlıkların olması bana göre metnin havasını bozuyor. Kimisi beklemediği bir şey olduğu için daha fazla okuma isteği duyar ancak ben bu tekrarlardan sonra kitabı okumak istemedim. Yıllar sonra Feride büyüyor ve öğretmen olmak istiyor. Bunun sonucunda gidip bir eğitim kurumuna başvuruyor. Binbir türlü zorluktan sonra bir köye atanıyor ve yine sorun yaşıyor. Başka bir köye gidiyor yine sorun yaşıyor. İnsanla...

Okul Kurmak

 Ben bir okul kursaydım öncelikle özel bir okul açardım. Devlet okulu olsaydı kurallara bağlı kalmak zorunda kalırdım ama ben kendi kurallarımı koymak isterdim. Öncelikle okul kıyafetimiz olmazdı ve isteyen istediğini giyebilirdi. Öğrencilerin telefonları derste toplanır ve teneffüste geri verilirdi . Her öğrenci etkinlik saatinde görmek istediği dersi seçerdi. İsteyen müzik isteyen de spor yapardı. Büyük bir etkinlik alanı olurdu ve büyük bir konferans salonu kurulurdu. Bu konferans salonunda öğrencilerin sevdiği ve etkilenecekleri kişileri getirirdim. Böylelikle öğrenciler okula daha heyecanlı gelirdi. Öğrencilerin kendi çalışmaları hariç ödev verilmezdi. Kanunları bilmiyorum. Belki yasal zaman için bir kanun vardır. Ders saatleri 40 dakika olur . 09.00'da ders başlar 15.40'da ders biter. Öğle arası 1 saat , ilk teneffüs 20 dakika ve normal teneffüs 10 dakika olurdu. Benim okulumun özellikleri bu kadardı ancak söyleyecek bazı şeylerim var. Öncelikle devlet okullarında da kıya...